Sabah kahvaltının ardından hemen, eşyalarımı almak için resepsiyona gittim. Eşyalarım gelmiş, sadece yıkanıp asılarak kurutulmuş. Yıkamada sadece suda şöyle bir çırpılma belki de sokup çıkarmaktan ibaret gibi.
Dışarı çıktık bir hengame, bir gürültü. Turist gezdiren şoförlerin arasında bir anlaşma var. İyi ya da kötü her durumu birbirleri ile paylaşıp birbirlerine her durumda yardımcı oluyorlar. Bugünkü olayın nedeni ise turistlerden birinin kayıp olması. Şoförü, turist ile kesinlikle kontak kuramıyor. Ben “ölmüştür” dedim ama bizim şoför “burada cinayet olmaz” dedi. “Bir yerde alkol yada uyuşturucu nedeniyle sızmış yada uyuyakalmıştır” diye geçiştirdi.
Caypur günümüzün hedefi. Tüm Hint şehirleri gibi derin kaotik bir yapısı var. Racastan’ın pembe şehri, ticari açıdan da büyük bir merkez. Yarı değerli taşlar, kumaş, satılabilir, para eder her şeyin ticareti burada yapılabilmekte.
Yeni eğlencemiz şoförümüzün komisyon olayı. Dediğim gibi devlete bağlı bir tur satın almıştık. Bu adamlarda kültürü tanıtma ayağına çeşitli firmalara yönlendiriyorlar bizi. Taş ve ziynet eşyasında yüzde bir diğer ürünlerden ise yüzde beş şoförün komisyonu var. Ayrıca şoförler girdikleri yerlerden uğradıklarına dair bir kağıda kaşe vurdurmak zorundalar. Şoförümüz bir şeye mi sinirlendi konuyu yüzde beşe bağlayıp hemen Avare, Nergis, Raj Kapur ‘a bağlıyoruz.
İlkin bizim şoför şehrin içindeki üç gözlü kapıdan bahsedip Hint kültüründeki GOD kavramına bağlı. Şiva, Vişnu ve Brahma kültlerinin İngilizce karşılıkları ile GOD kelimesini oluşturmuşlar. Tıpkı bulutlara yada yerdeki taşların desenine bakarak bir şeyler görmek gibi bir anlamı var bununda.
İlkin bizi anlaşmalı mekanlardan birine götürüyor şoför. Almayacağımız şeyleri sanki alacakmışız gibi sorup duruyoruz. Zaten bu memleketten alınacak ne varsa Osman aldı. Fakat konu yarı değerli taşlardan açılınca Osman gene devreye giriverdi. Binanın alt katına inip taşlarsa bakmaya koyulduk. Benim anladığım bir şey değil bu taş işi. Bir iki taştan anlarım onlarda renklerinden dolayı. Öyle titreşimleri, özel iyileştirme yetenekleri vb konusuna giremem. Bununla beraber Caypur’un kendine has, meşhur taşı Rubystar ‘ı duymuştum. Bu taş üzerine ışık vurduğunda yıldızımsı bir yansıma yapan somaki renkte bir taş. Hoşuma gitmedi değil. Ama 350 rupi vermeye de aklım yatmadı. Eşimle gelir o zaman alırız diye öteledim.
Caypur oldukça yeni bir şehir. 1720 ‘lerde Raja Jai bilmem kim tarafından kurulmuş. Eski başkent Amer Fort ‘un olduğu yerken susuzluk ve şehrin konumu nedeniyle genişlemeye pek müsait olmaması nedeniyle Caypur kurulmuş. İngiliz kralı gelecek diye şehrin binaları pembeye boyanınca ismi de pembe şehir olarak kalmış.
Çıktık. İlk hedef şehir sarayı. Babürlülerin izlerini taşıyan girişi geçince bilet almak için durduk. Bahçeyi gezelim yeter diye sıraya girdik. Adamlar bize özel bileti satmaya çalıştılar. Özel bilet adam başı 100 dolar kadar bir bedele sahip. Zaten internete göre içeride pek bir numara yok. Udaypur’daki şehir sarayı çok daha güzelmiş. Biz de hemen karşımızdaki jantar Mantar ‘a giriverdik.
Jantar Mantar Hintli rajalar için olmazsa olmaz bir kavram. Önemli bir karara varmadan önce mutlaka yıldızlara ve diğer unsurlara danışmak gerekiyor. Evlenmek, çocuk yapmak, savaşmak vb. her ne yaparsanız yapın bu detaylı hesaplamaların sonucundaki zamana denk getirilmeli. Hassasiyet ise gerektiğinde devasa gözlem aletlerinin inşaatını gerektiriyor olabilir. Para var, işgücü ise neredeyse sonsuz. Rajalar da yapmışlar. Fakat günümüzde gördüğümüz bu alan 1900 ‘lü yıllarda İngilizlerce tekrar ayağa kaldırılmış. Pek bir şey anlamadım. Daha doğrusu aletleri biliyorum da ne nasıl hesaplanır zerrece bir fikrim yok.
Bir kaç yere daha girdik. Hindistan genelindeki en ucuz magnetleri Caypur’da buldum. 50 rupi gördüğüm en ucuz magnet bedeli. Eksikleri tamamladım burada ama Udaypur vb yok oğlu yok.
Alışveriş caddelerinde dolaşıp durduk. Tozlu sokakları adımladık ve sonrasında otele ulaştık. Alsisar Haveli şehrin en güzel yapılarından birisi. Dokuz ay önceden odayı tuttuğum için otelin fiyatı oldukça düşüktü. Normalde kalacağım bir yer değil, saraydan bozma bir mekan burası. Ama hayatta bir kere yapılacak keyfi harcamalardan biri deyip rajalardan ne eksiğim var diyerek tutmuştum burayı. Ne de iyi yapmışım.
Kapının hemen dışındaki bakkal bozması yerden bir ton bisküvi, içecek ıvır zıvır aldım. Verdiğim para anca 100 rupi.