Uzun uzadıya yazmayacağım. Cansız bir turnuva son bir kaç etapta, olası favoriler çeşitli nedenlerle yarıştan çekilince heyecanlandı. Rogliç “yorgunum” dedi çekildi, Ayuso’nun gözünü arı soktu. Ciddi kazalar yaşandı yada ucuz atlatıldı. Bunlar da alternatif favorileri döktü. Tüm planlar suya düşünce tüm taktikler de çökmüş oldu. Bu esnada Martinelli bir bayırdan aşağı düştü ve sadece bizde yaşanacağına inandığımız şekilde dakikalar sonra kurtarıldı. Belki de düşüş canlı yayın sırasında olmasa ne olurdu Allah bilir.
Hiç hesaba katılmayan Del Toro diye Meksikalı genç bir çocuk meydana çıktı. Elinden geleni yaptı. En azından 20. etaba dek pembe mayoyu taşıdı ama beklenildiği gibi 20. etabın yokuşu pembe mayoyu üzerinden düşürdü ve İngiliz Simon Yates’e taşıdı. Şampiyonu alkışlıyoruz. Hiç bir etabı kazanamadan şampiyon olabilmek tam İngiliz işi. Elbette Del Toro’yu da. Yarışı izlenir kıldığı için.
Son üç gün harika manzaralar bize eşlik etti. Lidl Trek ekip olarak neredeyse uçurumdan düşüyordu, ucuz atlattılar. Pedersen görev adamı olarak akıllara kazındı. Su taşıdı, ekibi sırtladı; keza rakibi Van Aart da ondan aşağı kalmadan yarışı sürükledi.
Son yarış formalite icabı olacak. Herkesin yeri belli. İstanbulumuzun ablası Roma harika güzellikleri ile biz izleyicileri ağırlayacak.
Pembe mayo yani Giro şampiyonluğu için sıralama şu şekilde…

Takım sıralaması da şu şekilde… Kişisel olarak takip ettiğim Astana kümede kalma yarışında oldukça büyük avantaj sağladı. Team Polti Visit Malta akılcıl bir proje takımıydı. Alacağını aldı. Bunu yarın yarışları değerlendirirken bahsedeceğimiz “Türkiye yada THY ölçeğinde bir kuruluşumuz neden bir takıma sponsor olmuyor?” konusunda da irdeleyeceğiz.


