Yarışların bu üçüncü gününde Arnavutluk’tan da ayrılma zamanı.
Vlore Arnavutluk’un önemli limanlarından birisi. Giro’nun resmi sitesi Valona diye şehrin İtalyancasını kullanmakta ve Vlore ismini parantez içinde vermekte. Ben TRT ‘de bile Türkiye’deki futbol maçlarında Turkey yazılmasına deli olan birisiyim. Buna ilgili resmi şikayetimde, “maçlar uluslararası kanallarda da izleniyor, izleyicilerin ülkemizi dünya dili İngilizce olarak izlemesi gerekmekte” gibi saçma sapan bir cevap almıştım. İtalyanlar ise hiç olaya takılmamışlar ve Valona’yı kullanıyorlar. Peki biz ne demişiz bu şehre. 450 yıl her santimini yönettiğimiz bir ülkeden bahsediyoruz. Avlonya.
Kimse Avlonya ismini kullanacak mı derseniz iki isim biliyorum. Eurosport’ta bir aksilik olmazsa Sarper ve Berkem Beyler bu sunum sırasında mutlaka Avlonya diyecekler. Ülkenin on parmağında on marifet olan bu gerçek entelektüelleri bu bilgiyi sakınmadan, çekinmeden söyleyecekler. Şimdiden teşekkür etmeli. Diğer hiç bir yerde -ben hariç- de Avlonya denmeyeceğine bahse varım.
İtalyanlar neden böyle yapıyor derseniz büyük devlet olduklarından diye cevaplayabilirim. Filibe’yi bile Plovdiv demeyi marifet sayan Barselona’yı inatla Barcelona yazan resmi kuruluşlarımızın başında yönetici olarak köylerden hasbelkader çıkıp gelen vizyonsuz sonradan görmelerle bir yere kadar gidilebiliyor. Bu traktör motoruna jet yakıtı koymak gibi bir şey, bir faydası yok. sadece döveni çeken sığırı geçiyor o traktör, kapasite belli. Ve İtalya neden çok sayıda uluslararası firmaya ve markaya sahip sorusunun da cevabı burada. Kendileri olarak meydandalar.
Yarışa dönersek… Avlonya’da başlayıp gene aynı yerde bitecek bu 160 km ‘lik yolculuk Arnavutluk’tayız dedirtecek. Başlangıçta Adriyatik sahilinde seyredecek yarış sonrasında dağlara çıkıp virajlarda gözden kaybolma şeklinde bir maceraya dönüşecek. Bu üçüncü yarış benim bakış açıma göre bir gün önceki zamana karşının üzerine bir kırılma noktası olacak. Zamana karşıda fark yiyip bir de burada geride kalan ekipler ve yarışçılar için stres daha da artacak. Ayrıca ilk yarışta belirttiğim gibi yağış faktörü devreye girerse işin rengi epeyce değişir.
İrtifa çizelgesi bile yarışın zorluğunu göstermeye yetmekte bence.
135’ten 1030m. ye çıkan %12’yi bulan meyilli yokuş pelotonu nasıl etkileyecek gerçekten merak ediyorum. Bu yarışın önümüzdeki yıllarda Karadağ’da da olması gerektiğine inanıyorum.
Giro’nun sitesi de etap için şunu yazmış.
Birbirine yakın mesafeden başlayıp biten canlı bir etap. Rota Maja Qores Dağı’nı çevreliyor (2.000 m’den fazla, denizin hemen yanında). Sürücüler, Lumi Shushicës vadisinden güneydoğuya doğru geniş ve hızlı yollarda ilerliyor. Daha sonra Qafa Shakellës Geçidi üzerinden denize ulaşıyorlar, ardından Qafa e Llogarasë tırmanışına (yaklaşık 11 km, %7’nin üzerinde) başlamadan önce sık sık virajlar ve engebeli arazilerle 40 km’den uzun bir kıyı şeridi geliyor. Hızlı bir iniş sizi Vlorë’ye geri götürüyor.
Son kilometreler
Son 3 km kıyı boyunca uzanıyor—çoğunlukla düz, düz bölümleri birbirine bağlayan bazı hafif yön değişiklikleri var. Son düzlük: 8 metre genişliğinde asfaltta 1.200 m.
Son söz olarak ben bir sprint finali öngörmüyorum. Virajlar pelotonu dağıtacağı için son sprinte pek bir ismin kalacağını sanmıyorum. Ama yanılırsam muhteşem bir final olacaktır.