Elim gitmiyor yazmaya… Bu yıl seyrettirmiyor bir türlü. Sarper – Berkem ikilisi de sunum sayısı olarak azalmış, Aydın – Enes ikilisi de iyi ama ilki kadar sarmıyor. Hatta çaprazlama yaptılar olmadı, olmuyor. Eurosport’un bitmek tükenmez reklamları limon sıkmaya ant içmiş. Çekimler, sunumlar yavan. Arada on küsur gidilmeyen yörelere uğranı da kafamı kaldırıp manzaraları seyrediyorum. Neyse…
Şaka maka yarışı yarıladık. Kafamda bir kaç aday çoktan belirdi. Hala Roglic zamanı gelince gereğini yapacak diyen bir kitle var. Keşke Roglic de bu kitleye dahil olsaydı. Gözlerim geçen gün 40. yaşına basan Cavendish’i arıyor. Pelotonun ortasında pis pis kameralara sırıtır, hemen ardından finale doğru ön sıraları karıştırır, dengeleri bozardı. Roglic en favori olduğu Giro’da dengesini sağlayamıyor.
Sağlayamadı da.
10. etap Lucca ve Pisa arasında koşulan zamana karşıydı. Lucca Toskana’da Türklerin pek keşfedemediği yerlerden. Sarper – Berkem ikilisi bölgeyi hele Lucca tarihini öyle bir anlattılar ki muhteşemdi. Yarış sabahı antrenmanda Roglic düşmüş; o nedenle de yarışta pek kasmadı. Zaten yağış da başlayınca riske de girmek istemedi. Yağış başlayınca yarışın hemen başında bir kaç düşüş olunca aslında kimse riske atılmak istemedi. Daan Hoole favori Joshua Tarling’in önünde etabın kazananı oldu. Hayter üçüncülükte kaldı.

11. etap klasik bir tur oldu diyebiliriz. Carapaz 18 sn farkla yarışı aldı ama sonlara doğru neredeyse bu süre 30 sn civarıydı. Peloton heyula gibi adamın arkasında bitti. Del Toro ve Ciccone Carapaz’ın ardından gelen isimler oldu.
12. etap güzel bir finale sahne oldu. Van Aart çok güzel bir final sprinti ile ortalığı kızıştırdı. Olav Kooij’e yol açtı ve finali kazandırdı. Van Uden ikinci, Ben Turner ise üçüncü oldu. Van Uden 4. etabı kazanan tıfıl delikanlı. Bu çocuğu gelecek listesine yazıyorum. Epey iş yapabilir biri gibi. Po Irmağı boyunca orman manzaraları eşliğinde bir yarış seyrettik.
Etapların ardından bireysel de ilk on aşağıdaki şekilde sıralanmakta.

Takım sıralamasında ise durum bu şekilde…


