İnsanlarla güreşirmişcesine yaptığımız bir metrobüs yolculuğunun ardından, bin bir güçlükle binebildiğimiz metro ile Esenler garına ulaşabildik. İnsanımızın zekasını zorluyorum. MTV kuşağı jenerasyon pek işler bir beyne ve kıvrak bir zekaya sahip değil. Metronun kapısındaki gence boş olan kısma ilerlemesini söylediğimde terminalde ineceğini söyledi, tersleyince de duymazdan geldi.
Bizim bilet aldığımız firma bu akşam Makedonya’ya toplam üç otobüs gönderiyor. Bayram nedeniyle ek seferler konmuş. Bu da gümrüklerde yaşayacağımız işkenceyi gözümün önünde canlandırmaya yetiyor da artıyor bile.
Dünya küçük. Üsküp’te kapısını çalarız dediğimiz ve geçen sene tanıştığımız arkadaşımız ile otobüse binerken karşılaşıyoruz.
Saat dokuza doğru yani yaklaşık bir saatlik bir gecikme ile yola çıkıyoruz. Terminal çıkışında Türkiye’de polis okulunda eğitim gören on dokuz Makedon genç araca alınıyor. Ankara’dan gelişleri gecikince bizimde kalkışımız gecikmiş oldu. Gürültücü, Slav gençlerinin modası olan vücut geliştirimi ile uğraştıkları baldırım kalınlığındaki kolları ile belli olan yarmalar bunlar. Sadece bir ikisi benim boyumda ama onlarda enden beni geçiyor.
Otobüsün artısı Yunanistan üzerinden Makedonya’ya gidiyor olması. Ama bu kez Türk tarafı işleri uzatıyor. Muhtemelen Balkanlarda yaşayan Türklerin yaşadıkları yada doğdukları ülkelerin pasaportlarına sahip olduklarından haberi yok görevlilerin. Yaptıkları hareketlerle kan kusturuyorlar adeta. Ben Kurban bayramı nedeniyle huzursuz olmalarına bağlıyorum bunu. Ne de olsa pek çok türdeşi önümüzdeki birkaç gün içerisinde kesilmiş olacak. Eşim ise sakinleşmeyecek derecede sinirli. Memurun “Türkçe biliyor musun?” sorusuna içerlemiş. Geçen sene Bulgar memurla kavganın eşiğinden dönmüştü. Bu yıl ki memurun şansı sadece üniformanın üzerindeki ay yıldıza Balkanlardaki tüm Türklerin duyduğu saygı sadece. Bir Balkan Türk ‘ü nerede doğarsa doğsun sadece Türkiye’de kendini güvende hisseder. Yazık. Azınlık olmak her yerde zor olmalı. Ama Balkanlarda Türk azınlık olmak hepsinden farklı bir durum. Bunca yıl içerisinde bunu iyi öğrendim. Ama anlaşılan Türkiye’de Türk olmak bile iyiden iyiye zorlaşmış.
Bizimkilerin aksine Yunan tarafı işini çabucak bitirip salıveriyor bizleri. Bizler için bir problem yok ama Makedon pasaportu sorun yaşıyor hala. Her ne kadar Makedonlara AB serbest dolaşım hakkı tanımış olsa da Yunanistan Makedonya ile sorun yaşamaya devam ediyor. Makedonlar Yunanistan sınırlarından geçiş yaparken A4 boyutlarında bir kağıda kaşe vurduruyor. Bu durumdan hiç memnun değiller. Otobüsteki Makedon gençler kendi aralarında konuşurlarken Yunanlıları en fazla rahatsız eden kelimenin üzerine basarak söylüyorlar. Bu kelime “Yunanistan”. O zaman anlıyorsunuz ki Balkanların durulması asla mümkün değil. Yunan herkesle kavgalı. Türk herkesi yok sayıyor ama Türkiye güçlü olduğu için katlanılıyor. Slav unsurlar ise birbirleri dahil herkesin karşısında ama tabii güçleri oranında bu. Arnavutlarsa yelkenlerini doldurdukları ABD rüzgarının etkisiyle daha bir rahat hareket etmekte artık. Tantanalı, kanlı, anlaşılmaz, güvenilmez Balkan topraklarının derinliklerinde ilerliyoruz artık.
Gözlerimi kapatıyorum. Biraz uyuklayabilsem iyi olacak. Bir ara gözümü açıyorum. Yunanistan’ın neresi bilinmez ama ışıl ışıl yerler burası.