Ermenistan’a giriş sanıldığı kadar zor değil. Bir zamanlar e-vize alabildiğimiz link halihazırda çalışmamakta. Fakat sınırdan 10 usd karşılığı vize alabiliyorsunuz. Gerçi pasaportunuza yapıştırılan vizede 3000 AMD (yaklaşık 6 usd) yazsa da her daim bir şekilde kazık yediğimiz bir ülkeden geldiğimiz için takmaya gerek yok.
Tiflis ortachala durağının önünden dolmuşlar kalkmakta. Adam başı 35 lari istiyorlar. 5 lari daha verirseniz Erivan’da kalacağınız yere kadar da götürüyorlar. LP de dediği gibi vızır vızır kalkması vb yok. Biz bir saat bekledik.
Sınırda, Ermenistan tarafındaki görevliler iyi derecede Türkçe de bilmekte. Türk pasaportunu verdiğimde üzerindeki ay yıldıza şeytanın haça baktığı gibi nefretle bir baktılar.
Gümrük geçişi pek sorunlu değil. Neden geldin, kimi tanıyorsun, Bakü’ye niye gittin gibi beylik soruları cevapladıktan sonra geçmiş olacaksınız. Garanti olsun diye gideceğiniz otele ait voucheri vb fotokopisi elinizde olsun, adamlara bırakır geçersiniz. İngilizce ile başlayan konuşmada sertçe, bana para üstü veremeyeceklerini söylediklerinde “kalsın, benden çay içersin akbarik” dediğimde Türkçe cevap verdi. “Sağol abi”
Sonra ufaktan bir polis benzeri bir adam geldi ve “Mehmet Mete senin oğlun mu?” diye sordu. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ben bile geçerken Yunan pasaportu nasıl zorluk yaşamış anlamadan bizimkilerin yanlarında aldım soluğu. Olay şöyle gerçekleşmiş. Adam Yunan pasaportunu kutsal bir eşya gibi açıp bilgileri gözden geçirirken, Mehmet ismini görmüş, şüphelenmiş ve oğluma Mehmet isminin Yunan ismi olmadığını söylemiş.
Oğlan İngilizcesiyle bir yere kadar idare etmiş. Kendinin Türk pasaportun Yunan olduğunu söyleyince adam iyice şüphelenmiş ve beni çağırmışlar. Ben de yirmi sene öncesinde kendisinin Ermeni ama pasaportunun Sovyet olduğunu hatırlattım. Neyse ki arkadan bir Rus turist otobüsü geldi, bekleşen Ruslar artık dayanamayıp görevlilere bağırıp çağırınca gümrükçü de bizi salıverdi.
Burada iki nokta var. Birincisi Ermenistan vizeniz varsa Azerbaycan hayal oluyor. Gezi planlarınızı buna göre yapmanız gerekiyor. İkincisi ise yeşil pasaporta kapıdan giriş imkanı belirsiz.
Tiflis ile Erivan arası yaklaşık 5-6 saat çekmekte. Ermenistan tarafında yol bozuk ama rahatsız edici değil. Doğal manzaralar görmeye değer. Ama Erivan’a kadar ki yerleşimlerde öyle bir sefalet var ki…
Erivan’a yaklaşık 70 km kala yolun sağında dev bir haç ve turların sizi getireceği Ermeni alfabesi anıt parkı var.
Neyse Erivan güzel bir yerleşim. Otel yada hostel yerine amiryan yada tumanyan caddelerinde (aradakilerde pekala olabilir) daire tutmanız daha karlı olacaktır.
Tamanian isminde bir mimar şehrin günümüzdeki şeklini vermiştir. Avrupa’dan karısıyla ile döndüklerinde, o sırada hamile olan karısı “bu kasabada” kalamayacağını söyler. Tamanian idealist insanların ısrarcılığıyla, çocuk doğana dek karısının seveceği bir şehri inşa edeceğine söz verir. Bana kalırsa da başarmıştır.
Şehri genel hatlarıyla da olsa anlatmaya başlayım artık. Meydandaki havuzun arkasındaki tarih müzesi görmeye değer. 1000 amd giriş bileti. Geçmiş çağları gösteren kısımda İngilizce açıklamalar var. İçeride her bölümde bir görevli mevcut ve kesinlikle fotoğraf çektirmiyorlar. Üst katta ise açıklama yok. Soykırım kanıtı diye 5-6 resme İngilizce bir şeyler ve şairleri Tumanyan ‘ın yorumları yazılmış.
Şehrin ana kısmındaki her yer yürüme mesafesinde. Cascade denilen gudik merdivenlerden yukarı çıkar şehre bir tepeden bakabilirsiniz. Sağ tarafta şansınız varsa Ağrı Dağı görünecek. Nazlıdır. Son güne dek bize kendini göstermedi. Ahşap işleri müzesi için iyi dense de biz gittiğimizde tadilataydı.
Minibüs kavramı burada da var. Kısa mesafeler 200, uzun mesafeler 100 amd.
Metroyu kullanıp test etmedik.
Şehirde yeme içme sorun değil. Tumanyan’ın üzerinde Sarkisin yeri var, herkes biliyor. Antepli bir lahmacuncu. Lahmacun ermeni pizzası diye de satılıyor. Ayranlar dandik. Zaten işinize geleni marketlerden almanız mümkün. Sucuk da yabancı turistlere “ermeni salamı” diye pazarlanıyor. “Türkiye’den geldim” dediğiniz de ise “sucuk” diyorlar gülümseyerek.
En hesaplı mekan Maştot caddesi üzerindeki Şuka denen alışveriş merkezi. Şehrin tek cami olan mavi caminin hemen hemen karşısında. Burası Rus döneminden kalma bir yapı sanırım. Bir kısmında modern ve büyük bir market yer alırken diğer kısımlar ise bizim ilgimizi çeken yerel yiyecek, içeceğin satıldığı yerler. Özellikle limon ve armutu bir şekilde kristalize ederek satmaktalar. Şarapların ve cevizli sucukların çeşidinin haddi hesabı yok.
Güvenlik sorun değil. Keşke rusça bilsem diyorsunuz ama Türkçe bilen azımsanmayacak bir nüfusta var. Türlü insan var. Sorun yaşarsanız arayın diye telefonlarını veren de oldu konuşurken nefretle bakanda… Ama direkt bir hareket yada tepki ile kesinlikle karşılaşmadık.