Berbat bir yolda ilerledik. Hatta yolun son aşamalarında araç beni tuttu virajlarda. Tuvalet molası verilen yer ki sanırım Foça idi adı oldukça sefil bir yerdi. Avrupa’da gördüğüm en geri yer burası. Başıboş dolaşan sokak köpeklerinden oluşan çeteler insanın gözünü korkutmaya yetiyor.
Ama yol boyunca yaşanılan en kötü olay Karadağ çıkışında gümrük görevlilerinin annemin pasaportumu kaybetmeleri oldu. Neyse ki bir sonraki gümrükte bir şey söylemeksizin getirip teslim ediyorlar. Sağlam stres yaşadık doğrusu.
Saat beşte İçtoçno Sarajevo ‘ya varıyoruz. Şehrin Sırp bölgesindeki terminal burası. Hava buz gibi. Sefilin sefili bir görüntü var. Duracak bir yer yok taksiye mahkumuz. Hostele yaklaşık 15 euro tutmakta taksi ücreti. Taksiciye soruyorum ne kadar tutar diye. “On” diyor. Pazarlık yapmıyorum günün bu saatinde.
Hostele varıyoruz. Epeyce bir mesafe varmış doğrusu. Sabahın kör saati ama içeri alınıyoruz. Çok yorgunuz. Ben Boşnak çocukların gezi olayları ile ilgili soruları cevaplarken bizimkiler çoktan uykuya dalmış durumdalar.
Dolanıyorum. Bir ara ilerideki kaleye dek uzanayım diyorum ama yağmura yakalanınca vazgeçiyorum. Bizimkileri yakalıyorum kahve içerlerken. Zeljko ‘da köfte yemişler ama epeyce de sorun yaşamışlar. Ben de gidiyorum ama ihtimam had safhada. Tekrar gidiyorum annemlerin yanına. Yürüyüp hostele dönüyoruz. Annemin de dediği gibi yabancı bir yer değil buralar. Yabancı bir şehirde gezerken yaşanılan stres yaşanmıyor bu nedenle.